Büyük Türkçe Sözlük
* Başlangıcı olmayan, eski, ezelî.
* Eski dost.
* Sürekli.
* Dişi cinsten erişkin insan, erkek veya adam karşıtı.
* Evlenmiş kız.
* Bayan anlamında kullanılan bir unvan.
* Analık veya ev yönetimi...
* Kadınları baştan çıkaran erkek.
* Kadınların saçını kesen ve saç tuvaleti yapan berber, kuaför.
* Yoksul, mağdur veya başka bir özelliği dolayısıyla muhtaç durumda kalan kadınların geçici olarak barındıkları ev.
* Feminizm.
* Kadın cinsel organlarını ve bunlarla ilgili hastalıklarını inceleyen bilim dalı, jinekoloji.
* Yalnız kadınlar arasında, kadınlar baş başa.
* Evinin işini iyi yöneten, hanımefendi, terbiyeli, ağırbaşlı kadın.
* Kızlığını yitirmek.
* (Kadın) evini, kocasını yönetmesini iyi bilmek.
* Kadın elbiseleri diken terzi.
* Kız çocukları ile kadınların ülkeler arasında gizlice kaçırılıp satılması.
* Tecrübeli, yaşlı, saygı gözüken kadın.
* Yumurtaya bulanarak yağda kızartılan bir tür pirinçli köfte.
* Kadına yakışır biçimde.
* Kadın gibi, kadına benzer.
* Kendisine karşı şefkat ve acıma duyulan kadın.
* Küçük kadın, zavallı kadın.
* Kadınlara düşkün, kadın düşkünü, zendost.