Büyük Türkçe Sözlük
* İçinde çökelek bulunan, çökeleği olan.
* Bataklık, su kenarı, balçık.
* Çökelmek işi.
* (bir sıvının içinde erimiş olan katı bir madde) Bir ayıracın yardımıyla sıvı dibine çökmek, teressüp etmek.
* Bir çökelme sonunda bir sıvının dibine çöken katı madde, rüsup.
* Çökeltmek işi.
* Çökelmeye uğratmak, çökelmesini sağlamak.
* Çökmesini sağlamak.
* Çökertmek işi veya durumu.
* Bir tür halk oyunu.
* Bkz. cep.
* Deniz dibine indirilerek üstüne balıklar geldiğinde köşelerinden çekilip...
* Çöktürüp oturtmak.
* Bulunduğu yerde yere yıkmak.
* Moral bozmak, dağınıklığa yol açmak.
* Yarış atlarına binen, yetenekleri bu amaca göre geliştirilmiş kimse.
* Cokeyin yaptığı iş.
* Açı oluşturacak biçimde dörtten çok kenardan oluşan kapalı düzlem.
* Çökmüş olan.
* Vücut, akıl ve ruhça gücü azalmış olan.
* Çökkünleşmek işi.
* Çökkün duruma gelmek.
* Çökkün olma durumu.
* Birçoğu.
* Birçok kimselerce, birçok kimse tarafından.
* Sayı veya ölçü yönünden çok olma durumu, kesret, ekseriyet.
* Çoğunluk.
* Sık sık, çokça, çok kez, çoğu.