Büyük Türkçe Sözlük
* Anlamla ilgili, semantik.
* Anlamı olmayan, önemli bir şey anlatmayan, manasız.
* Anlamsızlaşmak durumu.
* Anlamsız duruma gelmek.
* Anlamsızlaştırmak durumu.
* Anlamsız duruma getirmek.
* Anlamsız olma durumu, manasızlık.
* açıklanmaması gereken bir olayı dolaylı yoldan anlatmak için kullanılır.
* Aralarında anlaşma bulunan taraflardan, kimselerden biri.
* anlaşıldığına göre, galiba.
* işin iç yüzü, gerçeği öğrenildi.
* Anlaşılmak işi.
* Anlamak işine konu olmak, belli olmak, ortaya çıkmak.
* Anlaşılması güç olan, bir anlam verilemeyen, karışık, muğlâk.
* Anlaşmak işi, uyuşma, itilâf.
* Devletler arası siyasi, ekonomik, kültürel vb. alanlarda yapılan uzlaşma ve bu uzlaşmanın tespit edildiği belge...
* anlaşma belgesi düzenleyip imzalamak.
* Düşünce, duygu, amaç bakımından birleşmek.
* Anlaşmaya dayanan.
* bir konuda birisiyle anlaşmak.
* İki veya daha çok tarafın karşılaşan düşünce ve amaçları arasında ayrılık, uyuşmazlık, ihtilâf.