Büyük Türkçe Sözlük
* Merdiven başlarında bulunan, parmaklığı desteklemeye yarayan, kalın, yuvarlak taşlı dayanak.
* Babalık ödevini yapmayan kimse.
* Gazete, kitap, dergi vb. nin bir basılışındaki baskısayısı.
* Kırılan kuru bir şeyin çıkardığı sesi anlatır.
* Geminin rüzgâr üstüne veya altına dönmesi için yelkenlerin Bazısını gevşetme, Bazısını germe işlemi.
* Makaraları birbirine kavuşan bir...
* Eski Yunan'da siyasal gücü zorla ele geçiren, onu kötüye kullanan kimse.
* Acımasız, gaddar, despot.
* (sakal, bıyık, kıl için) Dibinden kesme, kazıma, yülüme.
* (erkek saçı için) Belli bir biçim vererek kesme.
* Kesilme ve kazınma zamanı gelmiş...
* Erkeklerin yüzlerindeki kılları kesmek için kullandıkları, çelikten yapılmış ince bıçak, jilet, ustura.
* tıraş işini yapmak.
* bıkkınlık verecek kadar uzun konuşmak.
* Sakal tıraşı olurken yüze sabun sürmeye yarayan fırça.
* Tıraş olmayı kolaylaştıran özel hazırlanmış köpük.
* Tıraştan sonra deriyi yumuşak tutmak için sürülen krem.
* Tıraştan sonra deriyi canlandırıcı, özel kokulu kolonya.
* Tıraş etmeye yarayan araç veya aygıt.
* (erkek) saçını, sakalınıkesmek veya berberde kestirmek.
* Tıraşıkolaylaştırmak, sert kıllarıyumuşatmak için kullanılan sabun.
* Tıraşbıçağının içinde çalkalandığı metal veya plâstik tas.
* birini bıkkınlık verici uzun konuşmalarla oyalamak.
* Yalan, asılsız, bıktırıcı sözlerle karşısındakini rahatsız eden, palavracı.
* Karşısındakini bıktırıncaya kadar lâfa tutma huyu olan (kimse).
* saçı, sakalıtıraşedilecek duruma gelmek.
* Tıraşlamak işi.