Büyük Türkçe Sözlük
* Eşi, benzeri, ikincisi olmayan ve çok sevilen, tek, yegâne.
* Birikme, bir yerde toplanıp yığılma.
* Gözlemler, deneyler sonucu elde edilmiş şeylerin bütünü.
* Toplumların kültürel varlıklarının gelişip...
* Bir yerde kendi kendine birikmiş olan şey.
* Dağlık bölgelerden veya yamaçlardan suların getirdiği kum veya taş parçalarının bir düzlükte oluşturduğu yelpaze biçimindeki yığın.
* Birikme işi veya biçimi.
* Birikişmek işi.
* Bir yere toplanmak, bir araya gelmek.
* Toplanıp yığılma.
* Kar ve yağmur sularının biriktiği bölge.
* Toplanıp yığılmak.
* Birbirine eklenip çoğalmak.
* Biriktirme.
* Biriktirmek işi, tasarruf.
* Toplayıp yığmak.
* Bir şeyi, parayı ölçülü kullanarak artırmak, tasarruf etmek.
* Öğrenme, yarar sağlama gibi sebeplerle bazı nesneleri bir...
* Bazı kimseler.
* Bir kümenin her elemanı veya bir çokluğu oluşturan varlıkların her biri, ünite.
* Bir niceliği ölçmek için kendi cinsinden örnek seçilen...
* Birime bağlı ekonomi.
* Birden dokuz yüz doksan dokuza kadar olan sayılar bölüğü.
* Birleşikgillerden hekimlikte kullanılan bir bitki.
* Bir sayısının sıra sıfatı.
* Zaman, yer, sıra bakımından başkalarından önce gelen.
* Sırada, önem sırasında en üstün olan kimse.
* (ulaşım...
* Yeryüzünün yaklaşık üç yüz milyon yıllık çağı, paleozoik.