Büyük Türkçe Sözlük
* Çeşitli ipliklerden örülen, ayağa giyilen giyecek.
* çorabın bir teli kopup örgüsü uzunlamasına açılmak.
* Bkz. başına çorap örmek.
* başlayan bir iş veya birbirine bağlı birçok iş arka arkaya ve kolayca sürüp gitmek.
* Çorap ören veya satan kimse.
* Çorap yapma işi.
* Çorap alıp satma işi.
* Sebzeyle veya etle hazırlanan sıcak, sulu içecek.
* karıştırmak.
* pek sulu (yemek).
* yemek yemeye çağırmak.
* Yemek yerken kullanılan tatlı kaşığından büyük kaşık.
* Bkz. çorbaya dönmek.
* Çorba konmak için yapılan özel tabak.
* Çorba pişirip satan kimse.
* Taşrada halkın Hristiyan ileri gelenlerine verdiği unvan.
* Yeniçerilerde bir birlik komutanı.
* Tayfaların gemi...
* Çorba pişirip satma işi.
* bir iş veya görevde az da olsa emeği geçmiş olmak.
* Çorba pişirmeye yarar.
* karmakarışık duruma gelmek, içinden çıkılmaz bir durum almak.
* işin tadı kaçmak, yeteri kadar iyi ve güzel olmadığı anlaşılmak.
* Gabya mantileri üzerine bağlanan palanga, flok ve yan yelkenleri kandilisası.