Büyük Türkçe Sözlük
* Dokunan, temas eden.
* Teğet.
* Benzeyen, andıran.
* Verimli, bitek.
* Mum yapan veya satan kimse.
* Fitilli tüfek kullanan asker.
* Yeniçeri ocağında çavuşlardan sonra gelen, yeniçeri ağasına bağlı on iki subaydan...
* Temsilci.
* Temsilcilik.
* İyiyi, kötüyü, doğru ve yanlışıayıran, seçen.
* Ayırtman.
* Yazıları beyaz kâğıda temize çeken kimse.
* Ayırtmanlık.
* Mümeyyizin görevi.
* Mum üretim yeri.
* İnanan, inançlı, imanlı, mutekit.
* Müslüman.
* Mümin olma durumu.
* Muhtemel, olabilir, olası.
* Olabildiğince, yapabildiği kadar.
* imkân bulunmak.
* çok isteyerek ve özlenle aramak.
* daha kötü olan yeni bir şey, bir durum, bir kimse, pek iyi olmayan eskisini aratmak.
* Mumlamak işi.
* Bitki hücrelerinin değişikliğe uğrayarak kendilerini su geçirmez duruma getirir biçimde mum bağlaması olayı.
* Lâboratuvarlardan...
* Bal mumu sürmek, bal mumuna batırmak.
* Mühürlemek, mühür mumu sürmek.
* Mum cilâsı yapmak.
* Mumlanmak işi.
* Mumlamak işi yapılmak veya mumlamak işine konu olmak.