Büyük Türkçe Sözlük
* elindeki güçten yoksun bırakmak, etkisini yok etmek.
* Tırnaklatmak işi.
* Tırnaklamak işini yaptırmak.
* Tırnağı olan.
* Bir kutunun kapağıüzerinde bulunan ve kapağın tırnakla çekilip açılmasını sağlayan yanlamasına çentik.
* Tırnak yeri.
* Namlunun üzerinde...
* Tırnağa benzeyen.
* Göz çukurunun iç çeperinde bulunan, küçük, dört köşe ince bir çift kemik.
* Gırtlağın ön tarafında bulunan ve salgısını kana veren bir bez, kalkan bezi.
* Tiroit bezinden salgılanan, kandaki kalsiyumu azaltan hormon.
* Tiroit hormonlarının ilki.
* Uzun bir sapın ucuna tutturulan, ot, ekin vb. biçmeye yarayan, hafifçe kıvrık, uzun çelik bıçak.
* Karşıgüreşçinin ayak bileklerine ayaktayken...
* bir topluluğu yok etmek, kırıp geçirmek.
* istemediği kişilerin görevlerine son vermek.
* Öz kedi balığıgillerden, yan kanatlarıvücuduna yapışık, uzun kuyruklu, iri bir balık, rina (Raja batis).
* Tırpanla ekin biçen kimse.
* Bkz. tırpanlamak.
* Tırpanlamak işi.
* Tırpanla biçmek.
* Bir şeyi ortadan kaldırmaya, yıkmaya girişmek.
* Tırpanlanmak işi.
* Tırpanlamak işine konu olmak veya tırpanlamak işi yapılmak.
* Tırpanlatmak işi.