Büyük Türkçe Sözlük
* Arabozanlık.
* Ulaştırma.
* Ulaşım.
* Bir şeyi bir yerden bir yere aktarma.
* Eksiltme.
* Tartışma.
* tartışmak.
* tartışmaya yer vermeyecek biçimde kesin olmak.
* Münakaşası olan, içinde veya üzerinde münakaşa edilen.
* İlgiler, ilişkiler.
* İlişik, ilişki, ilinti.
* İki şey arasındaki uygunluk.
* Sebep, vesile, gerekçe, neden.
* uygun düşmek (veya uygun olmamak, yakışıksız olmak).
* uygun bir durum ortaya çıkmak.
* iki şey arasında ilişki bulmak, yakınlık görmek.
* tanışma yolu açmak, ilişki kurmak.
* cinsel yaklaşımda bulunmak.
* sırası gelmek.
* sırasını getirmek.
* Dolayısıyla, sebebiyle, itibarıyla, ilgisinden dolayı.
* İlişiği olan, ilişkili.
* Uygun, yakışık alan.
* Yakışık alsın almasın, yerli yersiz.
* Uygun olmayan, yakışıksız, çirkin.
* Ters, aksi.
* Yakışıksız işgören, sıra, saygıgözetmeyen (kimse).