Büyük Türkçe Sözlük
* Gizli kalması gereken şeyleri başkasına söylemeyen, sır tutabilen ketum.
* güçlü davranmak, direnmek.
* Sansür.
* Gözenekleri ve öz ışınları açıkça görünmeyen, yıl halkaları biçimde birbirinden ayrılamayan ağaçların dokusu.
* Birbirine bağlı ve teklifsiz.
* İyice.
* Çok sıkı olarak, sımsıkı.
* İyice.
* Sıkı bir biçimde, iyice.
* İç sıkan, can sıkan, tedirgin eden.
* güçlü, dayanıklı olmak, dikkatli bulunmak.
* Bir topluluğun yasa ve tüzüklere bağlı olması, disiplin, zapturapt.
* Sıkılamak işi.
* Sıkıduruma getirmek.
* Dolma tüfek, tabanca gibi ateşli silâhları ağızdan doldurup sıkıştırma.
* Sıkıştırmak.
* Sıkıştırmak, bunaltmak veya...
* Sıkılanmak durumu.
* Sıkılamak işi yapılmak.
* Kendinde gereken güven ve cesareti bulamayan, utangaç.
* Sıkılgan olma durumu.
* Sıkı olma durumu.
* Cimrilik, pintilik.
* Sıkılmak durumu veya biçimi.
* Sıkılma işi.
* Utanma ve çekinme duygusu, hicap.