Büyük Türkçe Sözlük
* Tam öğle zamanı.
* Dalı andıran, dala benzeyen.
* Görevi, biçimi ve durumu yaprağa benzeyen yassı (dal).
* Dalı olmayan.
* Yalın ayak (kimse).
* Aşağılık, serseri.
* Renk körlüğü.
* Derin uyku.
* Bir şey sayılırken birim olarak alınan sayıya gelince söylenen uyarma sözü.
* Yıldız çiçeği (Dahlia).
* Deniz, göl ve ırmaklarda kıyılara yakın yerlerde ağ ve kazıklarla oluşturulan, büyük balık avlama yeri.
* Huni biçiminde oldukça dar gözlü balık ağı.
* Çeşitli taze balıklardan yapılan bol soğanlı çorba.
* boylu boslu.
* İçine bezelye, havuç ve haşlanmış yumurta konularak rulo biçiminde hazırlanmış bir tür köfte.
* Dalyanın denizden yana olan dip tarafındaki açıklığı kapamak için kullanılan büyük sepet.
* Dalyanın, deniz içinde kurulu bulunduğu alan.
* Sabit veya yüzer dalyan kurmaya elverişli avlanma yeri.
* Dalyan sahibi olan veya dalyanla balık avlayan kimse.
* Sarıkların omuz üzerine dökülen ucu.
* Yapıları dış etkilerden korumak amacıyla üzerlerine yapılan çoğu kiremit kaplı bölüm.
* Toprak damlı ev, küçük ev, köy evi.
* Ahır.
* Tutuk evi...
* Damın kiremitlerini elden geçirip kırıklarını değiştirme.
* Barınılacak, sığınılacak yer.