Büyük Türkçe Sözlük
* Münasebetsiz olma durumu veya münasebetsiz davranış, saygısızlık.
* ilişkisi olmak.
* ilişki kurmak.
* cinsel ilişkiyi gerçekleştirmek.
* Uygun, yerinde.
* Beğenilen, hoşa giden, uygun.
* uygun olduğunu, yerinde görüldüğünü kabul etmek.
* uygun ve yerinde bulmak.
* Nöbetleşme, keşikleme.
* nöbetleşe, nöbetle, sıra ile.
* Ağız kavgası, çekişme, münakaşa.
* İki taraf arasındaki kavga, düşmanlık.
* Bir konu üzerinde, belli kural ve yöntemlere uyularak yapılan tartışma.
* Divan edebiyatında zıt varlıklar ve kavramlar arasındaki karşıtlığı...
* Bir yana doğru çekilip sürüklenen.
* ...-e dökülmek, -e varmak.
* Bkz. murdar.
* Mundar olma durumu.
* Bir şeyin içinde var olan, bulunan, saklı olan.
* İçkin.
* Bir şeyin içinde yer almış.
* İçindekiler.
* Uyarıcı.
* Yıldızların durum ve hareketlerinden anlam çıkaran kimse, yıldız falcısı, astrolog.
* Gök bilimci, astronom.
* Saray hizmetinde bulunan bilginlerden gök bilimiyle uğraşanlara verilen unvan.
* Yıldız falcılığı, astroloji.
* Müneccimin makamı.