Büyük Türkçe Sözlük
* sıkıntı içinde yaşayan bir kişi para ve varlık yönünden güçlenmek.
* Yorgunluk veya hastalıktan gücü kalmamış.
* Durumu kötü, fena.
* Yapışık, dolaşık, ekli.
* Bitik olma durumu.
* Bitmek işi.
* Son, nihayet, münteha.
* Sonu olan, sonlu.
* Sonu olmayan, sınırlandırılıp belirlenmeyen, namütenahi.
* Kırlarda yetişen yabanî bir otun dışı dikenli tohumu.
* Bitirilmek durumu.
* Bitirmek işine konu olmak.
* Çok hoşa giden (kimse, yer).
* Barbut oynatılan yer, kahve, kumarhane.
* Yaman, zeki, çok beğenilen.
* Kumarhane.
* Barbut kahvesi işleten, barbut oynatan kimse.
* Kumar oynanan yer, kumarhane.
* Et üretimi için beslenen hayvanlara belirli bir devreden itibaren besi sonuna kadar yedirilen ve enerji değeri daha yüksek olan karma yem.
* Bitirmek işi, itmam, mezuniyet.
* Etmiş biçimindeki sıfat-fiille ve olmak yardımcısıyla yapılan ve fiilin, yardımcı fiilin işaret ettiği zamandan önce olup bittiğini anlatan...
* Bitmesini sağlamak,sona erdirmek, tüketmek, tamamlamak, sonuçlandırmak.
* Güçsüz düşürmek, bitkin duruma getirmek, yormak.
* Onulmaz duruma...
* Bir bilim dalında veya başka bir alanda bilginin doruğuna ulaşmış (kimse).
* Bilgili, açıkgöz.
* Bitmek işi veya biçimi, bitme, sona erme.
* Birbirine dokunacak kadar yakınlaşmış veya yan yana olan.
* Yandaki ev, komşu.
* Yan, yandaki.