Büyük Türkçe Sözlük
* Doyurulmak işi.
* Doyurmak işine konu olmak.
* Doyurmak işi veya biçimi.
* Doymak işi veya biçimi.
* Doyuşmak işi.
* Karşılıklı doymak.
* Bir ilâcın bir defada veya bir günde alınması gereken miktarı.
* Bir maddenin bir birleşiğe, bir karışıma giren veya girmesi gereken belli...
* Dozu ayarlama.
* Düzem.
* Tırtıllı veya lâstik tekerlekli yol yapım makinesi, buldozer, yoldüzler.
* ölçüyü aşmak, aşırı gitmek.
* Tercüman, dilmaç.
* Ejderha.
* Batı ordularında, atlı veya yaya olarak çarpışan asker sınıfı.
* Yunan para birimi.
* Gelinin güveye verdiği para veya mal.
* Üstü şekerli, renkli ve parlak bir madde ile kaplanmış hap.
* Daha çok çikolata ile kaplanmış kuru yemiş.
* Sahnede oynanmak için yazılmış oyun.
* Acıklı üzüntülü olayları, bazen güldürücü yönlerini de katarak konu alan sahne oyunu türü.
* Tiyatro...
* Dram.
* Sahne oyununa özgü olan.
* Coşku veren, duyguları kamçılayan.
* Acıklı.
* Dramatikleşmek durumu.
* Dramatik bir durum almak.