Büyük Türkçe Sözlük
* Kumaş veya derinin cilâlanması, perdahlanması.
* Dokumacılıkta, boyacılıkta cilâ olarak kullanılan madde.
* Apre yapan kimse.
* Aprelemek işi.
* Kumaş veya deriyi cilâlamak, perdahlamak.
* Apresi olan.
* Apresi yapılmamış, perdahlanmamış veya cilâlanmamış.
* Nisan ayı, abril.
* Hiçbir denemeye dayanmayan ve akıl yordamıyla bulunup ortaya konan, önsel.
* İrin birikimi, çıban.
* bir doku içinde iltihap oluşmak.
* Apseleşmek durumu.
* Yara irin bağlamak, apse yapmak.
* Pelinle kokulandırılmış sert bir içki.
* Yönlü bir eksen üzerinde bir noktanın, başlangıç noktasına olan uzaklığının cebirsel değeri.
* Bir noktanın uzaydaki yerini bulmaya yarayan ana...
* Zekâsı pek gelişmemiş, zekâ yoksunu, alık, ahmak.
* Küçümseme belirten seslenme, azarlama.
* Aptal gibi, aptalca, aval aval.
* aptal durumda bulunmak.
* anlamaz, bilmez sanmak (sanılmak).
* Biraz aptal.
* (aptalca) Aptala yaraşır nitelikte, aptal gibi, ahmakça.
* Aptala yakışır biçimde, aptal gibi.