Büyük Türkçe Sözlük
* giysi ve mal değeri bilmeyen, derbeder, serseri, avare (kimse).
* Çul işleriyle uğraşan kimse.
* El tezgâhında bez dokuyan kimse.
* Bir iskete türü (Parus pendulinus).
* Çullamak işi.
* Tavşan ve kuzu eti ile kızartılmış hamur yemeği.
* Hayvana çul örtmek.
* Fırtınalı denizde dalgalar güverteye su atmak.
* Çullandırmak işi veya durumu.
* Çullanmasına sebep olmak.
* Çullanmak işi veya biçimi.
* Çullanmak işi.
* Alta almak için birinin üzerine abanmak.
* Birini bezdirecek, bıktıracak kadar tedirgin edici olmak.
* Çullukgillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika'da yaşayan, 32 cm uzunluğunda, tüyleri kahverengi ve kül rengi, göçebe, eti için avlanan, uzun...
* Yağmur kuşlarının örnek hayvanı çulluk ve batak çulluğu olan alt familyası.
* Venüs.
* Çulu olmayan.
* Varlıksız, parasız.
* Eyerin veya palanın üzerine örtülen kilim, halı gibi örtü.
* Bkz. çultar.
* giyimi kuşamı yenilemek.
* maddî durumu iyileşmek.
* Hükûmdarlık tahtına çıkma, tahta oturma.
* Hükümdarların cülûs törenlerinde dağıttığı bahşiş.
* Şairlerin tahta çıkan padişah için yazdığı şiir.