Büyük Türkçe Sözlük
* Boğumlanma noktası dudaklarda bulunan ses çeşidi.
* Bazı kelimelerde çeşitli sebeplerle düz ünlülerin yuvarlaklaşması veya ünsüzlerin dudak ünsüzlerine dönmesi: dîvâr > duvar, konşı> komşu gibi.
* Kireçli bölgelerde kirecin erimesi veya yer altındaki karstlı bir çukur tavanın çökmesiyle oluşan doğal kuyu.
* Kadınlara verilen bir unvan, hanım.
* Yaşlı Ermeni kadını.
* Çok konuşan, tatlı dilli (kadın).
* İçinden hava veya buhar geçirilince keskin ses çıkaran ve işaret vermek için kullanılan araç.
* Akılsız, boş kafalı.
* Taşıtlarda karşı tarafı...
* (giysi için) çok dar, daracık.
* yapayalnız kalmak.
* zayıflamak.
* İçi delik makarna.
* Aptal, anlayışsız.
* Düdük yapan veya satan kimse.
* Düdüklemek işi veya durumu.
* Cinsel ilişkide bulunmak.
* Aldatmak, kandırmak.
* Değersiz bir şeyi çok değerliymiş gibi birine satmak.
* Düdüğü olan.
* Düdüklü tencere.
* Buhar basıncından yararlanarak yemeği çabuk ve sağlıklı olarak pişiren bir tür tencere.
* İki kişi arasında, tanıklar önünde yapılan silahlı vuruşma.
* İki siyasî, ekonomik güç arasındaki çatışma.
* Bkz. söz düellosu.
* Düello yapan kimse.
* Bkz. duo.
* Bir kadın ve bir erkek sesin sözleri dönüşümlü olarak okudukları hafif müzik parçası.
* Türk müziğinde bir birleşik makam.
* Giyecek, yorgan vb.nin bazı yerlerine ilikleyici veya süs olarak dikilen kemik, metal, sedef gibi sert maddelerden yapılmış küçük tutturmalık.
*...