Büyük Türkçe Sözlük
* Kara kuvvetleri, deniz kuvvetleri, hava kuvvetleri ve jandarma kuvvetlerinden oluşan kuruluş.
* Tabanca, bıçak gibi silâhları yerleştirmek için kullanılmış olan, kat kat, enli, meşin kemer.
* Kışlada erlerin silâhlarını yerleştirip...
* Silâhı olmayan.
* Silâhsızlandırmak işi.
* Silâhsızlanmasına sebep olmak, silâhsızlanmasını sağlamak, silâhlarınıbıraktırmak.
* Genel barış ve güvenlik için silâh gücünü, silâh kuvvetlerini azaltma veya büsbütün ortadan kaldırma.
* Silâhlanmaktan vazgeçmek.
* Kullanan kimse, savaşçı.
* Silâhşor olma durumu.
* Osmanlılar döneminde padişah, sadrazam, vezir gibi devlet büyüklerinin silâhlarına bakan ve koruyan kimse.
* Osmanlı döneminde görevi sarayda padişahı korumak, törende padişahın kılıcını taşımak olan kimse.
* Taze bitkilerin kıyılmış biçiminin bir siloda sıkıştırılarak korumaya ve saklamaya alınması yöntemi.
* bir süre ayrıkaldığı evini, yurdunu görmeye gitmek.
* (göz için) Canlı, parlak.
* Gözleri yaşlı olarak veya yaşararak.
* Sildirilmek işi.
* Silmek işi yapılmak.
* Sildirmek işi.
* Silmek işini yaptırmak.
* Sildirtmek işi.
* Sildirmek işini yaptırmak.