Büyük Türkçe Sözlük
* Kullanılmaz hâle gelmiş veya eski arabaların bırakıldığı yer.
* Arabalı vapur.
* Arabayı süren kimse.
* Araba yapan veya satan kimse.
* Araba sürme işi.
* Araba yapma veya satma işi.
* Arabası olan.
* Araba vapuru.
* Arabaya taşıyan vapur, vapur, araba vapuru.
* Araba konulan yer, garaj.
* Araba dolduracak miktar.
* Klâsik Türk müziğinde bir makam.
* çocuklar, büyüklerin yaşayışına uyarlar.
* güçlük çıkarmak.
* Klâsik Türk müziğinde az kullanılmış birleşik bir makam.
* Pişmiş ve dondurulmuş hamur yanında yenen tavuklu veya hindili çorba.
* karşılaştığı güçlükleri yenip işini kolay yürür hâle getirmek.
* Arap üslûbunda olan (şey).
* Girişik bezeme.
* Arabesk müzik sanatçısı.
* Arabesk durumuna gelme.
* Arabesk özelliği kazanmak veya arabesk durumuna gelmek.
* Araplarla ilgili, Araplara özgü olan.
* Arapça.
* Arap dili ve edebiyatıyla uğraşan kimse.
* Dulaptal otugillerden, Asya ve Afrika'nın sıcak bölgelerinde yetişen, kabukları hekimlikte kullanılan bir ağaççık (Daphne gnidium).