Büyük Türkçe Sözlük
* Düğümlenmiş olan.
* Budaklı.
* Sorunlu, karışık.
* Düğümü olmayan.
* anlaşılmaz bir şeyi anlaşılır duruma getirmek.
* Evlenme dolayısıyla yapılan tören, eğlence.
* Sünnet düğünü.
* Düğüne katılanların çalgı eşliğinde ve toplu hâlde yürümesiyle oluşan topluluk.
* çok sevinmek, çok sevinç duymak.
* Düğün çiçeğigillerin örnek bitkisi (Ranunculus).
* İki çeneklilerden, bazı türleri süs bitkisi olarak kullanılan bir familya.
* Et, un, yoğurt katılarak özellikle düğünlerde yapılan ve üzerine kızgın yağ dökülen çorba çeşidi.
* gösterilen yakınlığın, iltifatın gizli bir sebebi olacak.
* Evlenme dolayısıyla yapılan kutlama töreni ve eğlence.
* olayların veya yapılan işlerin hep birbirine benzediğini anlatır.
* İçinde düğün yapılan yer.
* sevinçli ve telâşlı bir kalabalık bulunan (yer).
* Düğünden bir gün önce gelin ve yakınlarının yiyecek, müzik, oyun ve gösterilerle hoş vakit geçirerek yıkanıp temizlenme.
* Düğünlerde özel olarak pişirilen pilâv.
* başkasının kesesinden veya elinden ikramda bulunmak.
* Kiralanarak içinde eğlence ve toplantı yapılan salon.
* Hafifçe kavrulan bol soğan içinde kemikli kuzu etinin ağır ateşte pişirilmesiyle hazırlanan, az sulu yemek türü.
* Düğün sahibi, toycu.
* Düğün çağrıcısı.
* Düğüne katılanlar.