Büyük Türkçe Sözlük
* Kendi, kendisi, şahsen.
* Yumurta hücresi embriyon olurken morulânın gelişerek içi boş yuvarlak biçime girmesi durumu, morulâ.
* Pişirmeden önce malzemeyi kesip karıştıran elektrikli alet.
* İskambil oyunlarında elindeki kâğıtları olduğundan başka gösterme davranışı.
* Karşısındakini yanıltarak veya yıldırarak bir işten caydırmak...
* karşısındakini yanıltarak veya yıldırarak bir işten caydırmak için aslı olmayan söz söylemek veya aldatıcı tavır takınmak.
* Blöf yapan (kimse).
* Kocaman ve ağır kitle.
* Birden çok bölümü bir araya getirilmiş olan, bir bütün oluşturan.
* Politik çıkarları sebebiyle birlik kuran devletler...
* Birbirine bitişik yapılan yapılar.
* Bloke etmek işi.
* Hareketine engel olma, hareketini durdurma.
* Sivri taşların toprak zemine dikine çakılarak, üzerine beton dökülmesiyle...
* Kullanılması önlenmiş, el konulmuş.
* Keşideci tarafından anlaşmazlığın çözümüne kadar ödemenin durdurulduğu çek türü.
* kullanılmasını önlemek amacıyla el koymak.
* savaş durumundaki bir ülkenin dış ülkelerle ilişkisini engellemek.
* kapatmak, durdurmak.
*...
* Bloklaşmak işi.
* Blok durumuna gelmek.
* Yaprakları kolayca çıkartılabilecek biçimde yapılmış not defteri.
* Hiçbir bloka girmemiş olan, bağlantısız.
* Bloksuz davranma, bağlantısızlık.
* Giysi yapılan bir tür mavi, kaba pamuklu kumaş.
* Bu kumaştan yapılan (giysi).
* Bir tür iskambil oyunu.
* Vücudun üst bölümüne giyilen, genellikle ince kumaştan yapılan veya iplikten örülen kadın giysisi.