Büyük Türkçe Sözlük
* Sağlığa kavuşmak, iyileşmek.
* Sağaltma işini yapan.
* Asalağı, doğrudan doğruya konakçı üzerinde ortadan kaldıran (ilâç veya işlem).
* Sağaltma işi, tedavi.
* Bir hastalığı yenecek etkenleri ve bu etkenlerin kullanılma yöntemlerini bularak hastanın sıkıntılarını giderme, iyi...
* Sağaltmak işi, tedavi.
* Sağlığa kavuşturmak, iyileştirmek, iyi etmek, tedavi etmek.
* Birdenbire başlayan, genellikle kısa süren şiddetli yağmur.
* Omurgalı hayvanlardan kuşlar sınıfının, gök kuzgunumsular takımının bir alt takımı.
* İçki bardağı.
* Güzeli çirkinden ayırt edebilme yetkisinin en yükseği.
* Parlâmentolarda başkanın sağında oturan, gelenek ve göreneklere, mevcut düzene bağlı kalan siyasî görüşü temsil eden kişi veya parti.
* Sağcı olma durumu.
* geri dönmek, geri dönüp gitmek.
* Düğünde gelin veya güveye kılavuzluk eden kimse.
* Karşılığı alınmayan, boşa giden emek, çaba.
* Sağdıç olma durumu.
* Sağdırma işi.
* Sağmak işini yaptırmak.
* Sağmasına sebep olmak.
* Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği, aklıselim, hissiselim.
* Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü.
* Sağduyusu olan.
* Gerçekleri yanılmadan görebilme yeteneği, basiret.