Büyük Türkçe Sözlük
* iki dost birbirine gücenmek, iki dostun arasına soğukluk girmek.
* birbirleriyle çok yakın, sıkı fıkı arkadaşlık kurmak.
* iki kişi arasındaki dostluğu, ilişkiyi bozmak.
* iki kişi arasındaki ilişkiyi bozmak.
* birbirleriyle anlaşamayan iki kişiyi uzlaştırmak, barıştırmak.
* Aralatmak işi.
* Aralık duruma getirtmek, biraz açtırmak.
* İki şey arasındaki açıklık, mesafe.
* Sıra, vakit.
* Uygun, elverişli durum, fırsat.
* Evin iki bölümü veya iki oda arasındaki dar geçit...
* aralamak, yarı açmak.
* Tiyatroda iki perde arasında yapılan koro, bale, monolog gibi eğlendirici oyun.
* yeniden başlamak için bir işi kısa süre ile bırakmak.
* harfler arasında veya satırlar arasında boşluk bırakmak.
* Birbirine bitişik olmayan, aralarında açıklık bulunan.
* Dizgide kelimeler, harfler veya satırlar arasında açıklığı olan, espaslı.
* Kesik kesik.
* Birbirine bitişik olan, aralarında açıklık bulunmayan.
* Sürekli, aralık vermeden.
* Öbür şeyler arasında.
* Aramak işi, taharri.
* Saklanan sanığın ve suç belgelerinin elde edilmesi için bir kimsenin ev, iş yeri gibi yerlerde, üzerinde ve eşyasında...
* Yapılacak araştırma işlemi için yetkili organdan alınan buyruk.
* Arama yapılabilmesi için hâkim tarafından verilmiş karar.
* Polisin kuşkulu gördüğü kimseler üzerinde bıçak, silâh, esrar gibi yasak şeyler araması.
* Denizdeki mayınları toplama veya yok etme işlemi.
* birini veya bir şeyi bulmaya çalışmak, taharri etmek.
* Birini veya bir şeyi bulmaya çalışmak.
* Bir yöntem bulmaya çalışmak.
* Araştırmak, yoklamak.
* Ziyarete, hatır sormaya gitmek.
* Bir şeyin...