Büyük Türkçe Sözlük
* Bocalatmak işi.
* Bocalamasına yol açmak.
* Böcü.
* Eklem bacaklıların, altı bacaklı, çoğu kanatlı ve vücutları baş, göğüs, karın olarak eklemlerden oluşmuş hayvan sınıfı, haşere.
* Kelebek, kurt...
* Böcek bilimi uzmanı, entomolojist.
* Böceklerin yapısını, yaşayışını ve hastalık yapıcı niteliklerini inceleyen bilim dalı, entomoloji.
* ipek böceği yetiştirmek.
* ufak tefek ve esmer (çocuk).
* Mor ile yeşil arasında ve metal parlaklığında olan renk.
* Bu renkte olan.
* Osmanlı İmparatorluğunda zabıta görevlisi.
* Böcek yiyen, böcekle beslenen (hayvan veya bitki).
* Omurgalı hayvanlardan memeliler sınıfına giren, böcek yiyen, karada yaşayan hayvanlar takımı.
* Böceklik.
* Örnek bitkisi drosera olan ve bazı organları böcek yakalamaya, sindirmeye elverişli olan bitkilerin ortak adı.
* Böceklenmek işi.
* İçinde veya üstünde böcek üremek.
* Vücutları baş, göğüs ve karın olarak üç bölgeye ayrılan, duyargaları bir er, kanatları ikişer, ayaklarıyla ağız parçaları üçer çift olan eklem...
* İçinde veya üstünde böcek bulunan, böceklenmiş.
* İpek böceği yetiştirilen yer, böcekhane.
* Evdeki zararlı böcekleri savıp öldürmekte kullanılan ve ilâç püskürten sprey.