Büyük Türkçe Sözlük
* Koyu kül rengi, füme.
* Bu renkte olan.
* bunaltmak, şüphe içinde bırakmak.
* "iyi ve güzel olmasa bile yönteme uygun olsun yeter" anlamında kullanılır.
* (sebze, meyve, yemek için) çok taze.
* çok yeni, üzerinden çok zaman geçmemiş.
* ortalığı karıştırmak.
* Dumanlamak işi.
* Dumanlı duruma getirmek, dumana tutmak.
* Dumanlanmak durumu.
* Dumanlı duruma gelmek.
* Bulanmak, karışmak.
* Duman olan, duman çıkaran.
* Sisli, sisle örtülü.
* Sıkınt ılı, bulanık, esrik, sarhoş.
* Dumanı olmayan, duman çıkarmayan.
* Ağzına deri gerilmiş, çanak biçiminde, darbukaya benzer bir çeşit çalgı.
* Anlayışsız, sersem.
* Dümbelek çalan veya dümbelek satan kimse.
* Artçı.
* Baş tarafı haç biçimi çentilmiş, çarptığı yerde tehlikeli yaralar açan bir tür tüfek kurşunu.
* Çok düz.
* Kendi hâlinde, uysal (kimse), basit.
* Bilgisi, görgüsü çok dar bir sınır içinde kalan (kimse).
* Hava ve deniz taşıtlarında, taşıta istenilen yönü vermeye ve belirli bir doğrultuda götürmeye yarayan hareketli parça.
* Dalavere, hile.
*...
* Dümen boğazını oluşturmak için boydan boya konulan tek parça.
* Dümenin dümen yelpazesinden yukarı kalan bölümü.
* hileye, düzene başvurmak.