Büyük Türkçe Sözlük
* İçinde böcek bulunmayan.
* Böcelenmek işi veya durumu.
* (tahıl) Böceklenmek.
* Ağır yük taşımaya yarayan, iki kalın ve küçük tekerleği olan el arabası.
* Kurt.
* Böcek.
* Çocukları korkutmak için söylenen ve hayalet, hortlak vb. gibi hayalî bir varlığa verilen ad.
* (Ortodokslarca kutlanan) İsa'nın doğum yortusu.
* Domuz.
* çok semiz ve besili olmak.
* Gözlerini iki yana oynatarak (bakmak).
* Ağır yükleri çekmek için manivelâ ile döndürülen ve döndürüldükçe, çekilecek şeyin bağlı bulunduğu urganı kendi üzerine saran çıkrık.
* Gemi omurgasının baş ve kıç tarafından yukarıya uzanan ağaç veya demir direklerden her biri.
* Bodoslamak işi.
* Ön taraftan, baş taraftan.
* Açıklamak, belirtmek, ileri sürmek.
* Bir yapının yol düzeyinden aşağıda kalan bölümü.
* basık tavanlı, genellikle güneş görmeyen (oda).
* Bir yapının zemin katının altında olan ve oturulabilen en alt katı.
* Ağaç veya topraktan yapılmış küçük testi.
* Enine göre boyu kısa ve tıknaz.
* boyu uzamamak.
* gelişmemek.
* Arpa yapraklarına yerleşen ve seyrek olarak yurdumuzda da görülen ilkel mantar (Puccinia hordei).
* Bu mantarın yol açtığı hastalık.
* kısa boylular olduklarından daha genç görünürler.