Büyük Türkçe Sözlük
* Boğazı olan.
* Çok yemek yiyen, yemek isteği çok olan, iştahlı.
* Boğazı olmayan.
* Çok az yemek yiyen, iştahsız.
* Boğdurmak işi.
* Boğmak işini yaptırmak.
* Boğdurtmak işi.
* Boğdurmak işini birine yaptırmak.
* Boğdurulmak işi.
* Boğdurmak işi yapılmak.
* Boğmak işi.
* İncir, dut, kuru üzümün mayalandıktan sonra ilkel araçlarla damıtılmasıyla elde edilen, alkol derecesi düşük bir tür rakı.
* Çoğunlukla çocuklarda nöbet nöbet öksürüklerle görülen bulaşıcı bir hastalık.
* Boğmacaya tutulmuş olan (kimse).
* Bir canlıyı, soluk almasına engel olarak öldürmek.
* El, ip veya benzeri ile bir şeyi çepeçevre sıkmak.
* Silik bir duruma getirmek, bastırmak...
* boğum boğum.
* Boğmakları olan.
* Toygar kuşunun bir türü.
* Boğma özelliği olan.
* Solunumu güçleştiren.
* Çok sıcak, sıkıntı veren.
* Kısılmış (ses).
* Boğuk bir biçimde, kısık kısık.
* Boğuklaşmak işi.
* (Ses) Boğuk duruma gelmek, kısıklaşmak.