Büyük Türkçe Sözlük
* Boğulacakmış gibi, boğuk bir biçimde.
* Boğulmak işi.
* Boğmak işine konu olmak.
* Havasızlıktan ölmek.
* Bunalmak.
* Boğulmuş, sıkılmış yer.
* Parmak veya kamış, saz gibi bitkilerin şişkince bölümü.
* İnce damarların veya sinirlerin yumak gibi toplandığı yer.
* Çok boğumlu.
* Boğulmak işi.
* Boğum durumuna getirmek.
* Boğumlanmak işi.
* Ciğerlerden gelen havanın, ağız ve burundaki çeşitli nokta ve bölgelerde engellemeye uğrayarak ses olarak çıkması, telâffuz.
* Ağız boşluğunda seslerin oluştuğu çeşitli bölgelerden her biri.
* Ağız boşluğunda seslerin oluştuğu noktaların her biri, çıkak, mahreç.
* Boğum oluşmak, boğum boğum olmak.
* Bir ses çıkarmak için ses yolunun herhangi bir yerinde daralma veya kapanma olmak.
* Boğumu olan.
* Zor soluk alma.
* Sıkıntı ı.
* Bir şeyi değerinden çok yükseğe satma işi, vurgunculuk, ihtikar.
* birini bunaltıp şaşırtmak yolu ile kendisinden, bir iş veya mal karşılığı olarak çok miktarda para çekmek.
* Kısık, boğuk.
* Sıkıntı ılı, kapalı, donuk.
* İnsan ve hayvan vücudunun kaburga ile kalça arasındaki bölümü, boş böğür.
* Yan taraf.
* Bağırarak.
* Böğürmek işi.
* (öküz, manda, deve) Bağırmak.
* (insan) Anlaşılmaz bir biçimde yüksek sesle bağırmak.
* Gülgillerden, bahçe çitlerinde, yol kenarlarında kendiliğinden yetişen dikenli ve çok yıllık bir çalı, diken dutu (Rubus caesus).
* Bu bitkinin...