Büyük Türkçe Sözlük
* Gerektiren.
* Gerekli olan, gereken.
* Herhangi bir yapıya göre ayrı bir işlevi bulunan bölüm veya yapı, eklentiler.
* Ara vermeden, sürekli olarak.
* Sömürge.
* Sömürgeci.
* Sömürgecilik.
* Dayanarak.
* Dayanan, yaslanan.
* Oy vermekten veya bir karara katılmaktan çekinen, çekimser.
* İstinsah eden, suret çıkaran kimse.
* (yazıları) Çoğaltma makinesi, teksir makinesi.
* Ortak.
* Birlik.
* Ortaklaşa, el birliğiyle yapılan veya hazırlanan.
* At yarışlarında, en az iki koşuda yarışan hayvanlardan birinin kazanmasına bağlanan talih oyunu.
* Ortaklaşa, birlikte, el birliğiyle.
* Erendiz, Jüpiter.
* Alıcı, hizmet gören ve karşılığında ücret ödeyen kimse.
* Müşteriye verilen hizmet.
* Bütün kaygılardan kurtulup gönlü rahata kavuşan, içi rahat olan.
* içi rahat olmak, kaygıdan kurtulmak.
* Kendisinden bilgi alınan, kendisine danışılan kimse.
* Bakanlıklarda, elçiliklerde bakan veya büyük elçiden sonra gelen en büyük yönetici.
* Müsteşar olma durumu.
* Müsteşarın görevi veya makamı.
* Bir bütünün veya kuralın dışında olan, kural dışı, şaz.
* Benzerlerinden üstün olan, benzerleri az bulunan.
* Ayrıcalı, ayrı tutulan, ayrık.
*...