Büyük Türkçe Sözlük
* Aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaşayan ve temel çıkarlarını sağlamak için işbirliği yapan insanların tümü, cemiyet.
* Topluluk.
* Toplum bilimi bilgini, içtimaiyatçı, sosyolog.
* İnsan hayatındaki bütün olayları yalnızca toplumsal yapı ve kuruluş biçimleriyle açıklama eğilimi.
* Toplumun oluşum, işleyiş ve gelişim yasalarını inceleyen bilim dalı, içtimaiyat, sosyoloji.
* Toplum bilimiyle ilgili olan.
* Toplumun dışında kalan.
* Toplumcu görüşe dayalıdüşünce ve değerlendirme.
* İnsanın kendisini evrenin merkezi sayma görüşü.
* Toplumsal olayları izlemek ve denetlemek amacıyla oluşturulmuşpolis birimi ve polisiye güç.
* Sosyal hayattaki irili ufaklıpek çok sayıda sosyal grubun meydana getirdiği yapı.
* Toplumculuktan yana olan (kimse veya görüş), sosyalist.
* Toplumcu gerçekçilik yanlısı olan kimse.
* Toplumsal olayları ve ilişkileri toplum bilimi açısından ele alarak hem gerçekçilik hem de gelişme süreci içinde irdeleyen roman türü.
* Toplumsal refahı devlet inisiyatifinin getireceğini savunan, işçilerin yönetime katılmalarına ağırlık veren, hür teşebbüsü devletin ve...
* Aynıtopluma bağlı bireylerin her biri.
* Toplumları ilgilendiren durum.
* Toplum durumuna gelme.
* Toplum durumuna gelmek.
* Toplumlaştırmak işi.
* Toplumculuk ilkeleri çerçevesinde topluluğa mal etmek.