Büyük Türkçe Sözlük
* Durgunlaştırmak işi.
* Durgun duruma getirmek.
* Durgun olma durumu.
* sessiz, sakin duruma girmek.
* Durmak durumu.
* Eğleşme, eğlenme, tevakkuf.
* Ara vermeden, kesintisiz, sürekli.
* Hareketsiz kalmak, yürümez olmak.
* İşlemez olmak, çalışmamak.
* Bir yerde bir süre oyalanmak, eğlenmek, eğleşmek, tevakkuf etmek.
* Dinmek...
* Dürmek işi.
* Lâhana.
* İçine peynir, kıyma gibi şeyler konularak yenilen pişmiş yufka, bir tür gözleme.
* Bağlarda, tomurcuk, yaprak ve salkım yiyerek yaşayan, sarımsı gece kelebeği (Sparganothis pilleriana).
* Bir şeyi kıvırıp silindir biçiminde kendi üzerine sarmak.
* Bir şeyi üst üste katlamak.
* olgun, davranışları tutarlı (kimse).
* tutarlı, aşırılığa kaçmamış.
* olgunluk, tutarlılık.
* Sıkı ağ yapılı moleküllerden oluşan sert ve katı plastik türü.
* Dürtmek işi.
* Ucu sivri bir şeyle hafifçe itmek.
* İstenilen şeyi yaptırmak için birine kışkırtıcı söz söylemek, tahrik etmek.
* Uyarmak, ikaz etmek.
*...
* Fizyolojik veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan ve canlıyı türlü tepkilere sürükleyebilen içten gelen gerilim, muharrik.
* Dürtüklemek, işi.
* Üst üste birkaç kez dürtmek.
* Birini uyarmak veya kışkırtmak.
* Dürtülmek işi.
* Dürtmek işine konu olmak veya dürtmek işi yapılmak.