Büyük Türkçe Sözlük
* Ark.
* Fide veya fidan dikilen yer.
* Eti, yağı erimiş zayıf, cılız, kuru, sıska.
* tıkanan, bozulan arkları temizleyip açmak.
* İşçinin, ek süre içinde harcadığı ve sonucunda artık değer yarattığı, karşılığı ödenmeyen emek.
* Su yolu yapan kimse.
* Arıklamak işi.
* Arık duruma gelmek.
* Arıklaşmak işi.
* Arık olmak.
* Arıklatmak durumu.
* Arık duruma getirmek.
* Zayıflık, sıskalık.
* Yengeç takım yıldızı yöresinde bir yıldız kümesi.
* Arılamak işi, tenzih.
* Bir şeyde herhangi bir ayıp veya kusur bulunmadığını bildirmek, tenzih etmek.
* Arılanmak durumu, arılaşma.
* Arılaşmak.
* Tek tek veya bir topluluk düzeni içinde yaşayan, vücutları, özellikle karınları ve arka ayakları kıllarla örtülü zar kanatlılar familyası.
* Arılaşmak durumu, arı duruma gelme, özleşme.
* Arı duruma gelmek, saflaşmak, özleşmek.
* Arılaştırmak işi, özleştirme.