Büyük Türkçe Sözlük
* başarılı olamayan öğrenci, bir üst sınıfa geçemeyerek aynı sınıfta yeniden okumak.
* Sinmiş, yılmış, pusmuş.
* Bkz. kinik.
* Tahıl için kullanılan, sekiz kiloluk ölçek.
* Şiniğin alabileceği miktarda olan.
* Kırık, çıkık.
* Yenilmiş, bozguna uğramış.
* Kırık, çıkık bağlayan kimse, çıkıkçı.
* Sınıkçının yaptığı iş.
* Şiniklemek işi.
* Şinikle tartmak, ölçmek.
* Duyu ve hareket uyarılarını beyinden organlara, organlardan beyne ileten beyazımsı teller ve bu tellerin oluşturduğu demet.
* Kas kirişi ve...
* İki komşu devletin topraklarını birbirinden ayıran çizgi, hudut.
* Komşu il, ilçe, köy veya kişilerin topraklarını birbirinden ayıran çizgi.
*...
* Bir ortamda gelip daha kırıcıbaşka bir ortama geçerken kırılan ışının oluşturabileceği en büyük açı.
* Beden ve ruhî görevlerde gevşeme ve bitkinlik biçiminde beliren bir sinirce, nevrasteni.
* Sinir sistemini inceleyen tıp dalı, nöroloji.
* Ülke sınırları.
* Sinir sisteminde görülen bozukluğun yarattığı sıkıntı veya hastalık.
* sınırını belirtmek.
* son vermek.
* Ülke sınırlarının ötesi.
* bir kimseye kendi ülkesinde veya yaşadığı başka bir ülkede bulunma, yaşama hakkını tanımamak, başka ülkeye göndermek.
* Beyni ve sinirleri oluşturan ve nöron denilen hücrelerle örülmüş bulunan doku.
* Söz veya davranışlarla birbirini sinirlendirme.