Büyük Türkçe Sözlük
* Açıklamalar sonucunda elde edilen kavram.
* Bir sorunu gerekli açıklığa kavuşturan.
* Kendinden önce gelen kelimeyi belirten, açıklayan (kelime veya kelimeler): "Atatürk yeni Türkiye'nin...
* Açıklamak işi veya biçimi.
* Acındıracak, acı verecek nitelikte olan, dokunaklı, koygun.
* Acı görmüş, yaslı, kederli.
* Eğlendirici olmayı amaçlamayan, dramatik yönü ağır basan, duygusal bir oyun türü, trajikomik.
* (bir konu veya sorunu) aydınlatmak, kapalılıktan kurtarmak, anlaşılır duruma getirmek.
* Açık olma durumu.
* Uzaklık, mesafe.
* Örtüsüz, çıplak yer.
* Boş ve geniş yer.
* Bir yerin uzaklara kadar bakılabilecek ve bakanın içinde...
* (bir konu veya sorunu) anlaşılır duruma getirmek.
* Bir mikroskobun açıklığını ölçmeye yarayan alet.
* Acıkmak işi.
* Açlık duymak, yemek yeme ihtiyacı duymak.
* Uzun süre bir şeyin yokluğunu çeken kimse, o şeyden ne kadar çok elde etse, yine kendisine...
* iş ve görev vermemek, yersiz yurtsuz bırakmak veya birkaç kişiye birlikte sağlanan bir iyilikten birini yararlandırmamak.
* iş ve görev bulamamak, yersiz yurtsuz kalmak veya birkaç kişinin birlikte eriştiği bir iyilikten yararlanamamak.
* Bir yerin uzağından.
* Sıra ve aşama gözetilmeden, dışarıdan atayarak.
* Emek ve para harcamadan.
* emek ve sermaye olmadan para kazanmak.
* Belirgin olarak, göz göre göre.
* emek ve sermaye koymadan kazanç sağlamak.
* bir iş veya mal için, kararlaştırılmış ücret veya değer dışında para almak.
* Derece ve belli bir sıra gözetilmeksizin yapılan atama.
* Acıktırmak işi.