Büyük Türkçe Sözlük
* Servis sırasında yiyeceği bol bol dağıtma.
* Cömert, eli açık, zengin gönüllü.
* bol bol, ölçüsüz, çok.
* Geniş paçalı.
* Dökük, saçı, şapşal.
* Bolalmak işi veya durumu.
* Bollaşmak.
* Bolarmak işi veya durumu.
* Bol duruma gelmek.
* Oldukça çok, çokça.
* Oldukça geniş.
* Böldürmek işi.
* Bölmek işi yaptırılmak.
* Bir bölme işleminde bölünen sayının kaç eşit parçaya ayrıldığını gösteren sayı.
* Kısa ve kolsuz kadın ceketi.
* Ağır ritimli bir İspanyol dansı.
* Bu dansın müziği.
* Sınırları idarî veya ekonomik birliğe, toprak, iklim ve bitki özelliklerinin benzerliğine veya üzerinde yaşayan insanların aynı soydan gelmiş...
* Belli bir bölgenin çıkarları için çalışan (kimse).
* Belli bir bölgenin çıkarları için çalışma durumu.
* Bölge ile ilgili veya bir bölgeye özgü olan.
* Yahudi kadını.
* Bolivya halkından olan.
* Bol duruma gelme.
* Bol duruma gelmek, genişlemek.