Büyük Türkçe Sözlük
* hoşuna gitmemek, sinirlendirmek.
* Sınırlamak işi.
* Sınırınıçizmek, sınırını belirtmek veya belirlemek.
* Belli bir sınır içinde bırakmak, belirlemek.
* Sınırlandırmak işi.
* Sınırlamak, hudutlandırmak.
* Sınırlanmak durumu veya biçimi.
* Sınırlanmak durumu.
* Sınır çekilmek.
* Belli bir sınır içinde bırakılmak, belirlenmek.
* Sınırlamak işi veya biçimi.
* Sinirlenmek işi.
* Etin içindeki kas kirişlerini ve kalın zarları ayıklamak.
* Savaşlarda, hasmın altındaki Atın art ayak kirişlerini kılıçla kesmek.
* Sindirmek...
* Sinirlenmeye yol açıcı.
* Sinirlendirmek işi.
* Sinirlenmesine sebep olmak.
* Sinirlenmek işi veya biçimi.
* Sinirlenmek işi.
* Duygu ve davranışlarınıdenetleyemeyecek duruma gelmek, öfkelenmek, köpürmek, feveran etmek.
* sinirleri bozulmak, sinirlenip ne yapacağınışaşırmak.
* çok sinirlenmiş veya öfkelenmişbulunmak.
* sinirlenip kendini tutamayarak gülmek, ağlamak veya bağırmak.