Büyük Türkçe Sözlük
* çok sinirlenmek, ne yapıp edeceğini bilmeden şaşkın, karmaşık bir duruma düşmek.
* sinirlendirici yeni bir olay çıkarsa hemen tepki gösterecek durumda olmak.
* sinirlenmeye hazır bir durumda bulunmak.
* sinirliyken ferahlamak, sakinleşmek.
* Kolayca, çabuk heyecanlanmayan veya sinirlenmeyen.
* Kolayca, çabuk heyecanlanan veya sinirlenen.
* davranışlarını ve kendini denetleyebilmek, soğukkanlı olmak.
* kızdırmak, sinirlendirmek.
* İçinde sinir bulunan.
* Kolayca ve çabuk sinirlenen, asabî.
* Sınırı olan, bir sınırla ayrılmış olan, hudutlu.
* Sınırlanmış, belirlenmiş, belirli.
* Miktarca sınırlı.
* Başı ve sonu belli olan doğru.
* Belirli bir sermaye ile kurulan ortaklık.
* Sonsuz değerli olmayan sayı.
* Borçlunun borcunu ödememesi durumunda, bütün mal varlığıyla değil de mal varlığının bir bölümüyle sorumlu olması durumu.
* Sinirli olma durumu veya sinirli bir biçimde davranma, asabiyet.
* Sinirle ilgili, sinir bakımından, asabi.
* Siniri olmayan.
* Kolayca sinirlenmeyen, sakin, sinirli karşıtı.
* Sınırı olmayan, bir sınırla ayrılmamış olan, hudutsuz.
* Pek çok, sonsuz.
* Başı ve sonu olmayan doğru.
* Sonsuz değerli sayı.