Büyük Türkçe Sözlük
* Bir şeye kendini aşırı vermiş olan çok bağlı, meraklı, müptelâ.
* Eski değer ve onurunu yitirmiş.
* Büyük geçim sıkıntısına düşmüş.
* Yoksulluk...
* çok önem, değer vermek.
* Çalışma gücünden yoksun, kazancı olmayan yoksul kimselerin barındırıldığı toplumsal bir yardım kuruluşu, darülâceze.
* Bkz. düşkünler evi.
* Düşkünleşmek durumu.
* Düşkün duruma gelmek.
* Düşkün olma durumu, iptilâ.
* Çoğu kez yapıya bağlı sürekli ve aşırı güçsüzlük.
* Rezillik, insana yakışmayan hayat.
* (paraca) Sıkıntıda olma...
* tutkun, çok önem, değer veren.
* Düşlemek işi.
* Bir şeyi, bir kimseyi, bir durumu istenilen biçimde tasarlamak, zihinde canlandırmak.
* Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan (kimse), yağı, hasım.
* Birbirleriyle savaşan devletler ve bu...
* Düşmanın uydurduğu söz, bir durumu kötü gösteren söz.
* kötü bir durumun ağırlığını göstermek için kullanılır.
* iyi durum ve başarılarla düşmanı kıskandırmak veya kızdırmak.
* düşmandan ancak kötülük beklenir.
* düşman olmak, düşman gibi görmek.
* kin beslemeye başlamak.
* Düşman gibi, düşmana yakışır biçimde.
* Düşmanlaşmak işi.
* Düşman durumuna girmek.