Büyük Türkçe Sözlük
* Arkadaş olarak, içtenlikle, dostça.
* Arkadaş olma durumu, arkadaşa yakışır davranış, omuzdaşlık, ünsiyet.
* bir işte birlikte bulunmak, huyu ve düşünceleri birbirine uymak.
* bir süre beraber bulunmak, birlikte gitmek, eşlik etmek, refakat etmek.
* Arkaizmle ilgili, eskimiş (söz veya eser).
* Güzel sanatlarda klâsik çağ öncesinden kalan.
* Konuşulan ve yazılan dilde, kullanımdan düşmüş olan eski söz ve deyim.
* Kullanıldığı çağdan daha eski bir çağdan kalma bir biçimin, bir yapının...
* Arkalamak işi, yardım, müzaheret.
* Arkasına almak, yüklenmek.
* Bir kimseye güven vererek yardım etmek, destek olmak, korumak, müzaheret etmek.
* Arkalanmak işi.
* Kendisine yardım edilmek, destek olunmak.
* Koruyanı, koruyucusu, dayanağı olan.
* Arkalık.
* Ev içinde giyilen kolsuz, kalınca bir tür kısa hırka.
* Sırt dayamaya yarar yer.
* Sırtında yük taşıyan hamalların, yük taşırken kullandıkları...
* Arkalığı, sırt dayayacak yeri olan.
* Arkalığı, sırt dayayacak yeri olmayan.
* sarsılmamak, yerinden düşürülememek, güçlü olmak.
* sona erdirilmek, bitirilmek, bir yerde durdurulmak.
* devamlı olmak, sürekli olmak.
* tükenmek, son bulmak.
* kayıracak kimsesi olmamak.
* Güçlü birine veya sağlam bir şeye güvenen.