Büyük Türkçe Sözlük
* Çalkantısı olmayan.
* Tahıl tanesini yabancı nesnelerden seçmeye veya tohumlukta kullanılacak tahılı ayırmaya yarayan döner kalburlu araç, çalkağı.
* Çalkatmak işi.
* Çalkalamak işini yaptırmak.
* Çalkamak işi veya biçimi.
* Çalgıç.
* Tırpan.
* Çalmak işi.
* Hırsızlık, sirkat.
* Başa sarılan sarık.
* Çalınmış.
* Kakmalı olmayan, kalemle işlenmiş.
* Kibrit.
* Tahtadan yapılmış kap.
* Maden üzerine çalma işi yapan usta.
* çok keyifli ve sevinçli durumda bulunmak.
* bir işe çok hevesli görünmek.
* Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak.
* Vurarak veya sürterek ses çıkartmak.
* Bir müziği dinlemeyi sağlayan aleti...
* Parmaklara takılıp çalınan zil veya buna benzer ses çıkarıcı araç.
* Açıklarda kumluk alanlarda yaşayan ve ağları keserek balıkçılara arar veren...
* Diken, çalı.
* Çaltısı çok olan yer.
* Bkz. Kalvenci.
* Bkz. Kalvencilik.
* Birdenbire yakasına yapışarak.
* yakasına yapışıp sıkıca tutmak.
* Çamgillerin örnek bitkisi olan ve yurdumuzda birçok türü yetişen bir orman ağacı (Pinus).
* Soda veya potas katılmış silisli kumun ateşte eritilmesiyle yapılan sert, saydam ve çabuk kırılır cisim.
* Tümü veya bir bölümü bu maddeden...