Büyük Türkçe Sözlük
* Bir şeyi karşılıksız olarak birine verme, sunma.
* Tanıtma, tanıştırma.
* Öne alma, önceye alma.
* sunulmak.
* tanıtılmak, tanıştırılmak.
* sunmak.
* tanıtmak, tanıştırmak.
* önceye almak, öne almak, öncelemek.
* (bir sözün iki ögesi arasında) Yer değişimi.
* Tanıtmacı.
* Sunucu.
* Tanıtmacılık.
* Sunuculuk.
* Beğenme, beğenip belirtme, değer verme.
* (bir şeyin değerini, önemini, gerekliliğini) Anlama.
* Değer biçme, reyting.
* Tanrı'nın uygun...
* beğenmek.
* önemini, gerekliliğini, değerini anlamak.
* değer biçmek, değerlendirmek.
* Kanunun belirlediği durumlarda (gereğine, haklı sebeplere göre) yargıca tanınan değerlendirme serbestliği.
* beğenilmek.
* değeri, önemi, gereği anlaşılmak.
* değeri biçilmek.
* Bkz. takdir hakkı.
* Yazgı, kader, alın yazısı.
* bir kimse veya bir topluluk tarafından beğenilmek.
* Takdir eden, beğenen, hayran.
* Yapılan bir işin beğenildiğini belirtmek amacıyla verilen yazılı belge.
* Kutsal sayma, kutsama.
* mübarek, kutlu, aziz kılmak, kutsamak.
* Düzenlenmiş arazinin yüz ölçümünü bulup plânını yapmaya yarayan alet.
* Çoğunlukla evlenen veya nişanlanan birine armağan olarak verilen küpe, bilezik, yüzük gibi şeylerin tümü.
* Kadınların ziynet eşyası.
* İsmin...
* Kovuşturma.