Büyük Türkçe Sözlük
* Müzevirlemek işi.
* Birinin başkası aleyhine yaptıkları veya söylediklerini karşı tarafa iletmek, ara bozmak.
* Müzevir olma durumu.
* söz getirip götürmek, ara bozmak.
* Süslenmiş, bezenmiş.
* Sıcak bölgelerde yetişen, özellikle muzları içine alan bir çenekliler familyası.
* Bunaltıcı, tedirgin edici, sıkıcı.
* Duygu, düşünce ve tek sesli veya çok sesli olarak anlatma sanatı, musiki.
* Bu biçimde düzenlenmiş seslerden oluşan eserlerin okunması veya...
* Müzik bilimi alanında araştırmalar yapan bilgin veya uzman, müzikolog.
* Müzik konularını, bilimsel yöntemlerle inceleyen bilim, müzikoloji.
* Bkz. müzik köşesi.
* Radyo, televizyon, teyp, pikap, video ve benzeri ses cihaz ve aksesuarları koymaya yarayan mobilya.
* Değişik müzik türlerinin bir mağazanın belli bir bölümünde veya köşesinde, plâk, kaset, uzunçalar vb. olarak satışa sunulduğu yer.
* Değişik müzik türlerinin plâk, kaset, uzunçalar vb. yollarla halka pazarlandığı yer.
* Müzik dinlemeye ayrılmış yer.
* Müzik dinlenen geniş salon.
* Müzikle ilgili.
* Müzik eşliğinde sergilenen film veya tiyatro oyunu.
* Ahenkli, uyumlu olma.
* Müzik eserleri yaratan, besteleyen veya besteleri çalan kimse, müzisyen.
* Müzik öğretmeni.
* Müzikçi olma durumu.