Büyük Türkçe Sözlük
* "uzun boylu" anlamında alaylıkullanılır.
* Taşınacak yükleri sırığa geçirerek omuzlarında taşıyan hamal.
* Atletizmde sırıkla atlayan sporcu.
* Atletizmde, eldeki sırıktan güç kazanarak belirli yükseklikteki çıtayı aşmak için yapılan bir yarışma türü.
* Sırıklamak işi.
* Fasulye, domates gibi bitkilerin tutunması, dallarının desteklenmesi için yanlarına sırık dikmek, hereklemek.
* Aşırıp götürmek, çalmak.
* Genellikle suyun az ve sürekli aktığını anlatır.
* Şırıldamak işi.
* (su vb. için) Akarken veya dökülürken şırıl şırıl ses çıkarmak, şırıltıyla akmak.
* Büsbütün ıslak, çok ıslak, sırsıklam.
* Bkz. sırsıklam âşık.
* delicesine sevdalı, kara sevdalı, tutkun.
* çok ıslanmak.
* Şırıldayan suyun çıkardığı ses.
* Bazı işlerde sicim yerine kullanılmak için, sicim kalınlığında, ince ve uzun, esnek deri parçası.
* ince yapılı ve güçlü (kimse).
* Sırımak işi.
* Yorgan, şilte gibi şeyleri iri ve aralıklıdikmek.
* Sağlam ve sıkıca dikmek.
* Sevimli, cana yakın, tatlı, hoş.
* Havayı veya sıvıları emmeye veya itmeye yarayan alet.
* Vücuda ilâç vermek için kullanılan, ucu iğneli küçük pompa, enjektör.
* Bir doku veya...
* gaz veya sıvı bir maddeyi gözenekli başka bir maddenin içine şırınga ile doldurmak.