Büyük Türkçe Sözlük
* işsiz kalmak, çalışmamak.
* her zaman bir işle uğraşmak.
* birinin yaptığına karşılık olarak bir harekette bulunmak.
* (kadın) şeriat hükümlerine göre kocasından ayrılmak.
* işsiz güçsüz dolaşan kimse.
* çalışmak insanı tembellikten kurtarır.
* anlamsız bakmak.
* Kaynakları bilimsel ve dinî temele dayanmayan, dar, biçimci inanma, batıl itikat.
* akılsız veya bilgisiz.
* Eski şeriat hükümlerine göre, ayrılmak isteyen kocanın, karısına gönderdiği boşanma kâğıdı.
* kimse oturmamak.
* işsiz kalmak.
* Bkz. dipsiz kile boş ambar.
* gerçekleri söylemek, bilgisine dayanarak anlatmak.
* yoksun bırakmak, mahrum etmek.
* Hiçbir ögesi olmayan küme.
* Gereksiz, verimsiz, işe yaramayan şekilde konuşma.
* erkeğin karısını boşamak için söylediği söz.
* evlilik birliği sona ermek, boşanmak.
* hiçbir işi, uğraşı olmamak.
* Bir düşünce anlatmayan, lâf olsun diye söylenmiş söz.
* çıkar veya karşılık gösterilmeden bir kimse bir yere bağlanmaz.