Büyük Türkçe Sözlük
* Altın yaldızlı veya yaldızsız ince gümüştel.
* Rütbe gösteren şerit.
* Sırmadan yapılmış veya sırma gibi olan.
* Altın sarısırenginde saç.
* Gümüş veya başka madenleri haddeden çekip sırma yapan kimse.
* Sırma yapılan yer.
* Sırma ile işlenmiş veya süslenmiş.
* Doğu Anadolu'da yetişen bir yabanî soğan türü (Allium atrovilaceum, Allium vineale).
* Can sıktığına, rahatsız ettiğine aldırmadan, bir kimseden sürekli, yalvarırcasına istekte bulunan ve bu isteğinde direnen kimse.
* Sıkıntı...
* Sırnaşığa yakışır (bir biçimde).
* Sırnaşık olma durumu veya sırnaşıkça davranış.
* Sırnaşmak işi veya biçimi.
* Sırnaşmak işi.
* Sırnaşıkça davranmak.
* Sarnaştırmak işi.
* Sırnaşıklık yapmasına sebep olmak.
* Akdeniz havzasında görülen çok sıcak bir rüzgâr.
* Karaciğerin irileşmesi veya körelmesi ile belirlenen bir hastalık.
* Siroza tutulmuş olan.
* Yugoslavya'nın Sırbistan bölgesinde yaşayan Slavların güney kolundan bir halk ve bu halkın soyundan olan kimse.
* Sırpların kullandığı bir güney Slav dili, Sırp dili.
* Deri altı hücre dokusunun ve yağ bezlerinin iltihaplanmasından oluşan, genişlediğinde çok tehlikeli olabilen, stafilokokların sebep olduğu bir...