Büyük Türkçe Sözlük
* Bir düzlem içinde kalan, iki boyutlu olan şekli inceleyen geometri.
* Yer yuvarlağı üzerindeki biçimleri bütünüyle bir düzlem üzerinde göstermek amacıyla çeşitli haritacılık yöntemlerine başvurularak hazırlanmış...
* Düzlemek işi, tesviye.
* Düzlem durumuna getirmek, tesviye etmek.
* Düzlem niteliğinde olan.
* Düzlenmek durumu.
* Düz, düzlem durumuna gelmek.
* Düzleşmek durumu.
* Bazı kelimelerde, çeşitli sebeplerle, yuvarlak ünlülerin düz ünlülere dönmesi.
* Düz duruma gelmek.
* Düzeltmek işi.
* Düz duruma getirmek.
* Düz olma durumu.
* Geniş, düz yer.
* Düzmek işi.
* Gerçek olmayan, aslına benzetilerek uydurulan, uydurma, sahte.
* Gerçek olmayan, düzme, sahte.
* Düzme şeyler yapan, sahteci, sahtekâr.
* Düzmeci olma durumu, düzmecilik, sahtekârlık.
* Bir ihtiyacı karşılamak amacıyla birçok şeyleri birbirini tamamlayacak biçimde bir araya getirmek.
* Düzene sokmak, düzene koymak, sıralamak...
* Tabiî ayak kemerinin kaybolması ile oluşan yapısal bozukluk.
* Tabanı kemerli olmayan.
* Dar tabanlı bir tür rende.
* Uğursuz.
* Düztaban olma durumu.
* Düzülmek işi veya durumu.