Büyük Türkçe Sözlük
* Gazaplanmak işi.
* Öfkelenmek, kızmak.
* Öfkeli, kızgın, hiddetli.
* Cepken altına giyilen kolsuz bir çeşit giysi.
* Divan edebiyatında beş ile on beş beyit arasında değişen, ilk beytinin dizeleri birbiriyle, sonraki beyitlerinin ikinci dizeleri birinci beyitle...
* Şah damarı.
* gazel söylemek.
* oyalamak veya kandırmak üzere boş sözler söylemek.
* yüksek sesle şarkı veya türkü söylemek.
* Gazel okuyan, gazel söyleyen kimse.
* Gazel söylemeyi kendine meslek edinme.
* Bir şairin divanında bulunan gazeller bölümü.
* Gazellenmek işi veya durumu.
* (ağaç) Yapraklarını dökmek.
* (yaprak) Sararıp kurumak.
* Politika, ekonomi, kültür ve daha başka konularda haber ve bilgi vermek için, yorumlu veya yorumsuz, her gün veya belirli zaman aralıklarıyla...
* Gazete yayımlayan kimse.
* Gazeteye yazı yazmayı, haber toplayıp vermeyi veya gazetenin yazı işlerinde çalışmayı iş edinen kimse.
* Gazete satan...
* Gazetecinin yaptığı iş.
* Gazete koymaya yarar küçük çatkı.
* Gazeteye haber diye yazılacak nitelikte.
* Hava gazı üretilen veya depolanan yer.
* (İslâmlıkta) Düşmanla savaşan veya savaş yapmış (kimse).
* Olağanüstü yararlıklar göstererek düşmanı yenen komutanlara veya şehirlere devlet...
* savaştan, ölmeden dönmek.