Büyük Türkçe Sözlük
* Açılmak işi.
* Bir film çekiminde karanlıkta başlayıp gittikçe aydınlanarak görüntülerin belirmesine dayanan noktalama.
* Bir grupta, sıraların...
* Açmak işi yapılmak veya açmak işine konu olmak.
* (renk için) Koyuluğunu yitirmek.
* Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak.
* (gemi)...
* Açma, açılış, küşat.
* Acımak işi.
* Başka bir kimsenin veya canlının mutsuzluğuna karşı duyulan üzüntü, merhamet.
* Tadı acı duruma gelmek, acılaşmak.
* Acılı, ağrılı olmak.
* Başkasının acısına ortak olmak veya durumundan üzüntü duymak.
* Başkasının uğradığı...
* Acımaz, katı yürekli, merhametsiz.
* Acımasız olarak, acımasız bir biçimde, zalimce, zalimane.
* Acımaz olma durumu, merhametsizlik, zulüm.
* Buğday tarlalarında yetişen, tohumu zehirli, yabanî bir bitki, belemir.
* Açımlamak işi, teşrih, şerh.
* Bir sorunu veya konuyu ele alıp en ince noktalarına kadar gözden geçirerek anlatmak, şerh etmek, teşrih etmek.
* Açımlanmak işi.
* Açımlamak işine konu olmak.
* Acıya yakın tadı olan, tadı az acı olan, acımtırak.
* Dokunaklı.
* Acımsı.
* Üzüntü duyulacak, merhamet edilecek.
* açlıktan ölmek.
* çok acıkmak.
* Açındırmak işi.
* Acındırmak işi.
* Açınmasını sağlamak.
* Bir cismin yüzeyini açarak bir düzlem üzerine yaymak.