Büyük Türkçe Sözlük
* Soylu.
* Soyluluk.
* Asma işi.
* Erkek hayvanın dişisiyle çiftleşmesi.
* Kadınların takındıkları süs eşyası.
* Simetrisi olmayan, bakışımsızlık.
* Simetrik olmayan, bakışımsız.
* Benzer hâle getirme, kendine benzetme, kendine uydurma, özümleme.
* Benzeşme.
* Bu söz "benzeşmek", "kendine uydurmak" anlamında "asimile etmek" biçiminde kullanılır.
* Bir eğriye giderek yaklaşan, ama sonuna kadar uzatılsa bile yaklaştığı hâlde eğriyi kesmeyen doğru, sonuşmaz.
* Bildik, dost, arkadaş, tanıdık.
* Bilinen, tanıdık olan.
* Birbirini bilme, tanıma, tanışıklık.
* Tanışıklığı gösterir davranış.
* ilgilenmek, tanıdığını belli etmek.
* Aşındırmak işi.
* Aşınmak işine uğratmak.
* Dokunduğu cisimleri eriterek aşınmasına yol açmak.
* (bir yere) Pek çok gidip gelmek.
* Aşınmak işi.
* Erozyon.
* Aşınmak işi.
* Yer kabuğunu oluşturan kayaçların, başta akarsular olmak üzere türlü dış etmenlerle yıpratılıp, yerinden koparılmaları veya...
* Birbirine sürtünerek incelmek.
* Eskimek, yıpranmak.
* Çıkıntıları silinmek, düzleşmek.
* Bir işi hemen yapmayıp bekleterek geri bırakma, tehir, tavik.
* Birini tedirgin edecek kadar üzerine düşme.
* Sırnaşan, tebelleş olan kimse.
* Aşınmış yer.