Büyük Türkçe Sözlük
* Takınakları olan (kimse).
* Bilince takılan ve bütün kurtulma uğraşılarına karşı direnen bir düşüncenin yarattığı davranış.
* Takınağı olmayan (kimse).
* Takınmak işi.
* Kendine takmak.
* Bir nitelik veya durum almak.
* Bir durum veya sorunla ilişkisi olan başka durum veya sorun.
* Bütünlemeye kalınan ders.
* Küçük, önemsiz borç.
* Bir kimseyle kurulan ilişki.
*...
* Takıntısı olan.
* Takıntısı olmayan.
* Yetişmek, yakalamak veya bulmak amacıyla birinin arkasından gitme, izleme.
* Ardınca gitme veya gelme.
* Kovuşturma, kovuşturulma.
* İzinden...
* yetişmek, yakalamak veya bulmak amacıyla birinin arkasından gitmek, izlemek.
* belli bir yöne gitmek.
* uymak, bir şeyi izlemek.
* dikkatle...
* özenerek süslenmek.
* Takip eden, izleyen kimse, izleyici.
* Takipçinin işi.
* Üzerinde durulmayan, takip edilmeyen.
* Takip edilmeksizin, takip edilmeyerek.
* Takipsiz olma durumu.
* Herhangi bir suçtan ötürü sanık durumunda olan bir kimse için kovuşturmadan vazgeçme kararı.
* Takırtı sesi çıkararak.
* Sert ve kuru biçimde.
* Sert ve kuru.
* Kaba bir takırtı sesi çıkararak.
* Takırdamak işi.
* Takırtı sesi çıkarmak.